2023 Yılında En Ucuz Tatil Yapabileceğiniz Ülkeler

Tasarrufa önem verenler bu notu dikkate alsınlar. Bütçeye uygun destinasyonlar için yeni bir liste açıklandı. Asya ülkeleri açık ara başı çekmekte.

Enflasyon seyahat edenlerin cüzdanını yakmakta ve banka hesapları her zamankinden daha fazla ufalmakta. Bu zamanlarda tasarruf tüyoları sadece günlük hayatta değil seyahat sırasında da artık önem taşımakta. Amerikan danışmanlık şirketi Kiplinger yeni bir sıralama raporu çıkardı. Liste bu yıl en hesaplı tatil yapılacak ülkeleri ortaya koyuyor.

Liste seyahat edenlerin bulundukları yerdeki günlük harcamalarını baz alarak oluştu. Buna konaklama ve yeme içme dahil edilirken ülkeye gidiş ve geri dönüş ulaşım bedeli ise hariç tutuldu.

Asya Ülkeleri En İyi Performansı Gösterdi

Sürpriz sayılmayacak bir şekilde Asya ülkeleri en ucuz tatil yerleri. Laos bunların başında geliyor. Laos'da 1 günlük harcanacak tutar ortalama olarak 15 Amerikan Doları olarak hesaplanmakta. Konaklama için sekiz dolar alınırken yeme içmenin ortalaması ise yedi dolara geliyor.

Laos

Türkiye döviz kurundaki değer kaybından ötürü en ucuz tatil yapılacak ülkeler arasında ikinci sırayı alıyor.

Türkiye

Güney Amerika’dan Meksika ve Kosta Rika listeye girerken, Avrupa’dan 2 ülke de hesaplı seyahat ülkesi olarak adlarını yazdırdılar.

Meksika

Bunlar Portekiz ve Yunanistan. Ancak şunu unutmamalı. Portekiz'de olsun Yunanistan'da olsun günlük harcama tutarı ucuz tatil cenneti olan Laos’tan 10 misli daha pahalı.

Portekiz

En ucuz tatil ülkeleri sıralaması:

1) Laos

2) Türkiye

3) Endonezya

Tayland

4) Tayland

5) Macaristan

6) Kosta Rika

7) Meksika

8) Dominik Cumhuriyeti

9) Portekiz

10) Yunanistan


Dağ Turizminin 1 Milyar Kişiyi Bulduğu Tahmin Ediliyor

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün (UNWTO) raporuna göre tüm dünyada turist sayısının %16’sı en az bir defa dağ turizmine katılmış bulunuyor. 2019 yılında bu rakam 375 milyon kişiyi kapsıyordu.

Ancak diğer turizm çeşitlerinin aksine dağ turizmi ile ilgili verilerin sağlıklı bir şekilde elde edilememesinden dolayı dağ turizminin ekonomik, sosyal ve çevresel katkısı doğru sonuca erişmeyi zorlaştırıyor.

Günümüzde tüm dünyada dağlar yaklaşık 1 milyar kişiye ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda dağ turizminin doğaya ve yürüme gibi, tırmanma gibi ve kış sporlarına katılma gibi açık hava aktivitelerine düşkün insanları cezbetmekte oldukça uzun bir tarihi var.  Dağlar zengin biyolojik çeşitlilik ve canlı mahalli kültürleriyle ziyaretçilerini hayran bırakmakta. Pandemiden hemen önceki 2019 yılında en fazla dağlık olan 10 ülke uluslararası seyahat edenlerin yüzde sekizini kendine çekti.

Sürdürülebilirlik sağlanırsa dağ turizmi sadece mahalli toplulukların gelirlerini artırmakla kalmayacak aynı zamanda tabii kaynakların ve zengin kültürlerin korunmasını da sağlayacak.

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) potansiyeli artırmanın ilk ve en önemli adımının ziyaretçi istatistiklerinin doğru bir şekilde tutulmasını öngörmekte. Doğru verilere ulaşılmasıyla uzmanlar dağ turizmine katılanların profillerini, isteklerini, tercihlerini ve alışkanlıklarını kayıt altına aldıktan sonra daha fazla sürdürülebilir ve kaliteli seyahat hizmeti seçeneklerine erişmeyi umuyorlar.

Dağ turizminde en fazla rağbet gören ülkeler

  1. Nepal
  2. Yeni Zellanda
  3. Norveç
  4. A.B.D.
  5. Arjantin
  6. Güney Afrika
  7. İsviçre
  8. İzlanda
  9. Kanada
  10. İspanya

KURAP Mayıs Ayında Pera Palas'ta Toplandı

Kurumsal Acenteler Platformu ( KURAP ) Mayıs ayı olağan toplantısını üyemiz Arbeta Turizm ev sahipliğinde tarihi Pera Palas Otelinde gerçekleştirdi. Türk Hava Yolları üst yönetimi ile yapılan toplantının yansıyan sonuçları, yurt içi otel rezervasyon sistemi ile ilgili gelişmeler, THY ‘nın yeni iç hat  teşvik skalası konusundaki görüşler toplantının ana gündem maddelerini oluşturdu .

Toplantı sonrası  Pera Palas Satış ve Pazarlama Direktörü Barış Atik ile hikayesini dinleyerek gezilen Pera Palas Oteli, Mustafa Kemal Atatürk’ün konakladığı oda ve onun değerli eşyaları, Agatha Christie’nin romanını yazdığı oda ve gizemli hikayesi hepimizin hem bilgilerini hem de bir kez daha bu tarihi otelimize olan hayranlığını tazeledi.

101 numaralı oda, Mustafa Kemal Atatürk’ün Pera Palace Hotel’i ziyaretleri sırasında konakladığı oda olarak bilinmektedir. En kritik dönemlerde ülke için büyük önem taşıyan kararları buradaki çalışmaları sırasında almıştır.

Atatürk Müze Odası

Tarihi otelimizdeki toplantı ve ardından gerçekleşen gezi için Arbeta Turizm’e çok teşekkür ediyoruz .


Turizm 2023 Yılına Hızlı Başladı

İçinde bulunduğumuz yılın ilk çeyreğinde dünyada seyahat eden sayısı 2022 yılının aynı dönemindeki sayının 2 misli olduğu dikkate alınırsa uluslararası turizmin pandemi öncesi seviyeyi yakalamak üzere olduğu söylenebilir.

UNWTO'nun (Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü) yeni yayımladığı istatistklerden ne öğrendik?

UNWTO'nun yayımladığı yılın 2. Turizm Barometresi sektörün hızlı iyileşiminin devam ettiğini ortaya koydu.

  • 2023 yılının ilk çeyreğinde uluslararası gelen yolcu sayısı pandemi öncesinin %80'i oranında gerçekleşti.
  • İçinde bulunduğumuz yılın ilk üç ayında 235 milyon yolcu yurt dışına seyahat etti. Bu rakam 2022 yılının aynı döneminin 2 mislinden fazla.
  • Geçtiğimiz yılın revize edilen verisi 960 milyon turistin uluslararası seyahat ettiğini ortaya koymakta. Bu sayı pandemi öncesinin üçte ikisine eşit.

Bölgelere göre 2023'ün 1. çeyreğindeki artış oranları

  • Orta Doğu en hızlı gelişmeyi gösterip 2019 rakamlarının %15 üstüne çıkarak gelişimdeki en güçlü bölge konumuna geldi.
  • Avrupa bölgesi kendi içindeki ülkeler arası kuvvetli seyahat talebi etkisiyle pandemi öncesinin %90'ına erişti.
  • Afrika %88, Amerika bölgesi %85 oranında 2019 yılı seviyelerine ulaştılar.
  • Asya ve Pasifik bölgesindeki artış pandemi öncesinin %54'ü seviyesinde kaldı. Ancak Çin'in dünyaya kapalı olan kapılarını açmasıyla bu oranın hızla yükseleceği düşünülmekte.

Bunlar ne anlama geliyor?

UNWTO Genel Sekreteri General Zurab Pololikashvili " Bu yılın hemen başlangıcında yaşadığımız durum turizmin emsalsiz hızlı toparlanma özelliğinin kendini göstermesiydi. Bir çok yerde pandemi öncesinin çok az altında hatta bazı bölgelerde 2019 yılı hareketliliğine eşit sayılar kaydedildi. Ancak yine de jeoplotik güvensizliğe, personel eksikliğine, muhtemel geçinme güçlüğü konularına çok dikkat etmemiz gerekiyor." şeklinde konuştu.

İleriye baktığımızda

UNWTO'un Uzmanlar Paneli sonuçları kuzey yarım kürede Mayıs ve Ağustos ayları arasındaki yüksek sezon performansının son yılların en iyi sonuçlarını vereceğinden emin oldukları konusunda görüş birliğinde olduğunu gösterdi.

Ancak turizmdeki toparlanışın önünde bazı engellerin olduğu gerçeğini de unutmamak lazım. Panelde değinilen bir başka konu ise yüksek enflasyonun ve petrol fiyatlarındaki artış nedeniyle taşıma maliyetlerinin yükselmesi etkisiyle meydana gelecek ekonomik bozulmanın ibreyi aşağıya doğru çevirebilme tehlikesi. Bunun göz ardı edilmemesi gerekliliğine değinildi. Sonuç olarak turistlerin daha az maliyetli olması nedeniyle evlerine yakın yerlere seyahat etme yolunu arayacakları bekleniyor. Rusya ile Ukrayna arasında artma eğiliminde olan jeopolitik tansiyonun yarattığı belirsizlik gelişmenin önündeki bir başka engel olarak durmakta.


Turizmin Gelişmesinde Kadınlar Artık Sahnenin Önündeler

Sahne Önü modeliyle kadınlara turizm sektöründe önemli görevler vererek ve erkeklerle eşit fırsatlara sahip olana kadar desteğimizi sürdürerek sektörün çok daha hızlı gelişmesini sağlayabiliriz.

Geçtiğimiz ayda kutlanan Kadınlar Gününde Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) ve Birleşmiş Milletler (UN) ortak bir görüş bildirerek dünyada gelişmekte olan turizm hareketinin daha fazla hız kazanması için dünya kadınlarının sektörün içinde en önde yer almaları bakımından onların güçlenmesini sağlamak amacıyla desteklenmeleri gerektiğini ifade ettiler.

Turizm cinsiyet eşitliğinde lider konumunda

Dünya Turizm Örgütünün yaptığı araştırma turizm sektöründe kadınların her alanda güçlü bir potansiyele sahip olduğunu ortaya koydu. Dünya turizm örgütünde çalışanların yüzde elli dördü kadın. Sektörde erkeklerin aldığı ücretle kadınların elde ettiği gelir arasındaki fark oranı diğer sektörlerdeki farktan daha az. Aynı zamanda araştırma yönetim kademesindeki kadınların sayısı ile erkeklerin sayısı arasında da ciddi bir fark olmadığını ortaya çıkardı.

Buna rağmen çok daha fazla ilerleme kaydedilmesi gerekiyor. Kadınların bir kısmı hala hak ettiği ücreti alamamakta, sosyal güvenceden uzak ve kaçak olarak çalıştırılmakta. Yine Dünya Turizm Örgütünün yaptığı araştırma pandeminin erkeklerden çok kadınları vurduğunu gösterdi. Bu dönem sırasında kadınlar erkeklere göre daha ön sırada işten çıkarıldılar, ödemeleri kısıldı ve işlerine devam edebilenlerin daha fazla sorumluluk almaları istenildi.

Dünya Turizm Örgütü Genel Sekreteri Zurab Pololikashvili "Örgütümüz diğer ortak kuruluşlarla birlikte çalışarak tüm dünya ülkelerinde kadınların turizme ne kadar büyük katkıları olduğunu belgelerle kanıtladı. Şimdi kadınlara hak ettiklerini geri verme zamanı geldi. Sahne Önü modeliyle sektör artık kadınların arkasında olacak ve eşit şartlar sağlanana dek geri adım atmayacağız" diye konuştu.

Kamu ve özel sektör birliği

Sahne önü modeli 2021 yılında turizmde kadın erkek eşitsizliğini önlemek, kadınları turizmin hangi dalında olursa olsun donanımlı kılmak amacıyla kuruldu. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü, Federal Ekonomik İşbirliği ve Gelişme Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kadın Kolu ile 500 den fazla özel turizm şirketi katkısıyla geliştirilen bu model kadınların gönlünde yatan işleri yapabilmelerini hedefledi. Proje kapsamında 11,800 kadın eğitim alırken bunlardan 2,826'sı bir üst seviyeye terfi etti. En etkili sonuç kampanyanın 20 milyona yakın insana bu alanda farkındalık sağlaması oldu.


Bir Turizimcinin Seyahat Notları - Gobi Çölü

Ger - Gobi Çölü yaşam evleri

İki arkadaş Eylül’ün ilk haftası Moğolistan’ın başşehri olan Ulan Batur‘a Türk Hava Yolları’nın doğrudan seferi ile uçtuk. Bu seyahati planlamamızın amacı dünyanın en büyük beşinci, Asya kıtasının ise en büyük çölü olan bu gizemli yeri keşfetmek ve fotoğraf arşivimize değişik bir yörenin fotoğraf karelerini eklemekti.

Gobi turuna başlamak için yerel rehberimizle Ulan Batur’un güneyinde, uçakla 1 saatlik mesafede olan  Dalanzadgad’a uçtuk. Havalimanında bizi bekleyen 4 x 4 Rus yapımı Lada SUV ve onun güleryüzlü şöförüyle  batıya yönelip Gobi Gurvansaikhan Milli Park'ına giriş yaptık. Bu milli parkın yüz ölçümü İsviçre’nin yüz ölçümüyle eşit.

Gobi Çölü’ünde deve sürüsü

Birinci gün  Gobi Çölü’nün Bayanzag bölgesindeki Red Flaming Cliffs'i ziyaret ettik.  (Alevli Kayalar). İlk defa 1922 de Roy Chapman isminde Amerikalı antrapolog tarafından burada Dinozor yumurtası bulunmuş. Daha sonra yapılan kazılarda bir çok dinozor iskeleti çıkarılmış ve buraya Dinozor Mezarlığı denilmiş. İlk gece kendi çadırlarımızda kaldık. O gece bir kampçının

Alevli Kayalar

başına gelebilecek en kötü şanssızlıklardan biri olan şiddetli yağmura yakalandık. Gobi’de bu mevsimde nadir görülen yağmur bizi buldu.

İkinci gün de yağmur devam ettiğinden kısa bir yolculuktan sonra Khongar Sand Dunes yakınlarında içinde 4 tane çadırı olan bir ger kampına geldik. Keçeden yapılı yerden bir karış yukarda kalacak şekilde ipe bağlı ağır taşlarla sabitlendirilen çadırımıza geçtik.

Kampın sahibi aile sezon içinde bu işi yapıyor. İklim şartları nedeniyle Gobi Çölü'nün mevsimi ancak 4 ay gibi kısa sürüyor. Kışın ısı özellikle Ocak ayında - 45 santigrat dereceye kadar düşebiliyor. Temmuz ayında ise sıcaklığın + 45 dereceye çıktığı yerler var.

Ailenin hazırladığı et, pilav ve sebzeden oluşan akşam yemeğini hep birlikte yedik. Yemek sonrasında sütlü çaylarımızı yudumladık.

Yemek sonrası çay içen yaşlı kadın

Gece müthiş bir fırtına oldu. Rüzgar önünde hiçbir engel olmadığından yağmurla birlikte bütün gece film efektlerinde dahi duymadığımız ürkütücü bir sesle esti. Dışarısı +1 santigrat , hissedilen ısı ise bize göre – 10 derecenin altındaydı. Kendi çadırlarımızda kalmadığımıza şükrettik.

Üçüncü gün soba üstünde pişirilen taze pide, ailenin kendi imalatı olan peynir ve keçi sütüyle kahvaltımızı yaptıktan sonra yola çıktık. Yolda sağnak yağmur geçişlerine yakalandık. Öğle yemeği sonrası yerden bir duvar gibi yükselen toz fırtınasının içine girdik. Gökyüzünü inanılmaz güzellikte turuncu renkte yumuşak bir ışık kapladı.

Şarkı söyleyen kum tepeleri

Daha sonra havanın açmasıyla beraber Khongar Els Dunes'a  (Şarkı söyleyen Kum Tepeleri) vardık. Kum tepelerinin şarkı söyleme şeklinde ses çıkarması değişen hava sıcaklığına, kumların üstünü kaplayan ince bir toz tabakasına ve tıpkı çığ gibi kum tanelerinin bir uyum içinde hareket etmesine bağlanıyor. Resimde görüldüğü gibi rüzgar kum tepelerini ondülin gibi kıvrımlı hale getirmiş.

Dördüncü gün fırtınayı arkamızda bırakarak gün doğumundan hemen sonra Beyaz Kubbe olarak bilinen Tsagaan Suvarga'ya doğru yola çıktık. Yoldaki molamızla birlikte 3 saat sonra Tsagaan Suvarga'ya vardık. Burası yeryüzünün yaşını gösteren katmanlarla kaplı tarih öncesi bir deniz dibi. İnsanı bir görüşte cezbeden kaya oluşumları var. Sert kumlu zeminde güçlükle  yukarı çıkıp manzarayı tepeden seyrettik. Katmanlar pastel turuncu, pembe, kahverengi, sarı renkli olup çiçek bozukluğu olan insan yüzüne benziyordu.

Tsagan Suvurga – Beyaz Kubbe

Beşinci gün akşamüstü Kharkhorin'deki Erdene Zuu Manastırına vardık. Manastırın Moğolistan'daki en eski ibadet yeri olduğuna inanılıyor. Tibet Budizm'inin resmi din olarak ilan edilmesinden sonra 1585 yılında inşa edilmiş. Manastırın taşları Moğolistan'ın eski başkenti Karakurum' dan getirilmiş. Tarih boyunca yaşanan savaşlar sırasında tahrip olmuş, sonradan tekrar yapılmış.

Erdene Zuu Manastırı

Altıncı günkü rotamız Yol Valley Milli Parkıydı. Dağlık bir bölge olan Yol Valley’de tüm tepeler kara bürünmüştü. Karın örtmediği yeşilliklerde o yöreye özgü yak öküzleri ve vahşi at sürüleri otluyorlardı. Geceyi yine milli park yakınındaki bir çadırda geçirdik.

Yak Öküzleri

Son gün ve son gece başkent Ulan Batur’da kaldık. Akşam yemeği sonrası mahalli dans gösterinin yapıldığı bir salona gidip yöresel müzik dinledik ve onların danslarını seyrettik. Çölde olsun şehirde olsun karşılaştığımız insanların ne kadar doğal, sade, yapmacıksız, yardım sever ve iyi niyetli insanlar olduğunu gördük.

Moğol yerel dansı

Yüz ölçümü 1,5 milyon kilometrekare olan Gobi Çölü bir insanın hayal edebildiği sonsuzluk ve ıssızlık sınırlarını zorlayan bir yer. İnsana adeta dünyamızın evrenin içindeki hiçliğini gösterir bir duygu veriyor. Yüzey o kadar düz ve geniş ki, açık denizlerden bildiğimiz ufuk çizgisi bu kez farklı renklerde karşımıza çıkıyor. Kumluk alan, sandığımızın aksine, Gobi'nin sadece belli bir bölgesinde görülüyor, gerisi ise göz alabildiğine bozkır.

Burada doğa, en azından bizim gezdiğimiz Gurvan Saikhan Milli Park bölümünde, o kadar da zalim değil. Göçebeler binlerce yıllık hayvancılık geleneklerini sürdürdüklerine göre hayvanlar bu kısır coğrafyada yiyecek bir şeyler bulabiliyor demek ki. Cengiz Han ve torunlarının bugünkü gibi petrol için değil de otlaklar için savaşmış olmaları boşuna değil. Misafirliği seçerseniz, göçebelerin turistlere kiraladığı "ger" denilen geleneksel keçe çadırlarında kalabilir, çölde pek de yalnızlık çekmezsiniz. Yok eğer sonsuzluğu içinize çekmek ve gece bir yıldız denizinde yüzmek isterseniz kendi çadırınızda kalmanızı tavsiye ederiz. Tabii, çölü hafife almayıp, şiddetli fırtınalara karşı, çadırınızı sağlam bağlarsanız.

At sütü sağan Moğol kadın ve kızı

Gobi Çölü gerek ulaşımın uzak oluşu gerekse konaklama şartlarının konfor açısından yeterli olmayışı nedeniyle az sayıda kişinin gitmeyi isteyeceği bir yer olarak gözükebilir. Ancak kelime anlamıyla yer kürenin ne olduğunu görmek, onun ne şekilde oluştuğunu hayal edebilmek ve kolay kolay başka hiç bir yerde fotoğrafını çekemeyeceğiniz yer ve yaşama şeklini fotoğraflamak için eşi bulunmaz bir destinasyon. Ülkemin dışında yaklaşık kırk beşe yakın şehir ve ülke gördüm ama hiç bir yer beni böylesine etkilemedi.

Ailenin en küçük kızı verdiğimiz oyuncağı tutuyor

Ne yenir, ne içilir?

Göçerlerin ana yemeği et. Koyun veya keçi eti. Et öylesine yaygın ki çay içerken bile içine et suyu koyuyorlar.

Bunun yanında oraya özgü ekmek, yağda kızarmış hamur işi ve yoğurt da yaygın olarak listelerinde yer alıyor. Keçi sütünden yapılan enfes yoğurdu hiçbir yerde yemediğimi ifade etmeliyim. Siz tura çıkmadan rehberinize ne yemek istediğinizi söylerseniz bunlar listeye dahil ediliyor.

 


KURAP (Kurumsal Acenteler Platformu) Nisan Ayı Toplantısı

Kurumsal Acenteler Platformu ( KURAP ) Nisan ayı olağan toplantısı Antur ev sahipliğinde Bomontiada da gerçekleşti. Toplantının ana gündem maddesi aynı gün öğleden sonra Türk Hava Yolları üst yönetimi ile yapılacak toplantıda ele alınacak konuların, sorunların ve bazı çözüm önerilerinin görüşülmesi oldu.

Toplantının ardından Ara Güler Müzesinde yer alan “Bir Avuç Güzel İnsan“ Sergisi gezildi . Mükemmel ev sahipliği için üyemiz Antur’a çok teşekkür ediyoruz . 

Öğleden sonra Sayın Ahmet Olmuştur başkanlığında Türk Havayolları Genel Müdürlüğünde gerçekleştirilen toplantıya Moris Kohen Kasar, Muammer Güner, Hande Arslanalp, Handan Berkay ve Tarık Sökmenoğlu katıldı .

Toplantıda sorunlar tek tek ele alınarak çözüm yolları irdelendi . Çözüme ulaşacak konuların aynı zamanda tüm acenteler için de fayda sağlayacağı düşünüldü. Verimli geçen toplantı için başta Pazarlama ve Satıştan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sayın Ahmet Olmuştur olmak üzere 2. Bölge Satış Başkanı Sayın Mahmut Yayla’ya, Satış Başkan Yardımcısı Sayın Aşkın Cantimur’a , Acenteler Müdürü Sayın Okan Öksüz’e çok teşekkür ediyoruz .


On yıl sonraki Seyahat Modelleri

Geçen yıl Ocak ayı ile Temmuz ayı arasında 474 milyon kişi kendi ülkelerinin dışına seyahat etti. Bu rakamın 2021 yılında 175 milyon kişi olduğunu düşünürsek sıçramanın ne kadar büyük olduğu ortaya çıkar. Peki 2033 yılında ne şekilde seyahat edeceğiz.Travel Tribes 2033 araştırma şirketi önümüzdeki 10 yıl içinde gezgin profilleri ve seyahat modelleri üzerinde bir rapor hazırladı.

Rapor gezginlerin kişisel özelliklerini, seyahat modellerini ve yeni gelişmekte olan seyahat tercihlerini dikkate alarak gelecekte seyahat tarzını değiştirecek dinamiklerin neler olacağını kapsamakta.

Araştırmanın en çarpıcı tesbiti, seyahat edeceklerin mevcut ve ilerde daha da gelişecek teknolojilere açık olduğu ve sürdürülebilir seyahati hedefleyeceklerini saptaması oldu. Ancak bazı gezginlerin haklı olarak siber güvenlik konusunda endişeleri olduğundan seyahat endüstrisini yönetenlerin bu konuda yeni teknikler geliştirerek onlara güvence vermesi gerekiyor.

Karşınızda çalışma sonuçlarına göre en başta gelen seyahat eden profilleri

Macera Arayanlar

Bu gruba girenler kendi yaşamlarında ve dolaysıyla seyahatleri sırasında dene ve gör tarzını benimseyenlerdir. Bunların yüzde kırk beşi çocuksuz olup orta ve yüksek meslek gelirine sahiptirler. Çalışma saatlerinin esnek oluşu onlara hedeflediklerini gerçekleştirebilme özgürlüğü tanır.

Plan Yapmayanlar

Hayata bir defa gelirsin mottosunu ilke edinmişlerdir. Bunları diğer profillerden ayıran iç güdülerine göre harekete geçmeleridir. Tercihlerini tahmin edebilmek zordur ve heyecan verici konaklama tarzlarını seçerler.

Teknolojiye yakın oluşları nedeniyle uçuş imkanlarını araştırırken yapay zekayı kullanmaları onların hızlı hareket etmelerine imkan tanır.

Hatıralara Düşkün Gezginler

Bu grubun seyahat modeli daha basittir. Yaş grubu olarak 42 yaşın üstündedirler. Seyahatleri son derece planlıdır.

Geleceğin getireceği yenilikleri ürkütücü bulurlarken, mevcut seyahat modelleri onlar için konforludur. İnsana önem verip teknoloji ve sürdürebilirliği daha az önemserler.

Ancak teknolojiye temkinli yaklaşmalarına karşın seyahat öncesi sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) onları heyecanlandırır.

Seyahat Teknolojisi Fenomenleri

Bu gruba dahil olanlar günümüzün genç, ileriyi düşünen iş gezginleridir. Grubun yüzde kırk sekizi 32 yaş altında olup başkalarına bakışları onların sahip oldukları teknik alet sayısıyla orantılıdır.

Seyahat teknolojisinin ilerisi için duydukları heyecanın yanında aynı zamanda bazı endişeler de yaşadıklarından kendi içlerinde uyumsuzluğu da barındırırlar.

Öncü Kaşifler

 Hayatı hızlı yaşayan bireylerdir. Bulundukları yerde bir sonra atılacakları maceraları düşünürler. Hayatları tam bir dalgalanma içindedir. Yaş ortalaması 23 ile 41 arasında değişir.

Plan yapmayı severler ama aynı zamanda risk almaktan da çekinmezler. Yeni deneyimlere açıktırlar. Diğer gruplara nazaran sürdürebilirliğe daha fazla önem verirler.

Bu gruba dahil olanlar 2033 yılında ödemelerini kripto para ile yapmayı arzulamaktadırlar.


Yabancı gözüyle Türkiye’nin Turkuaz Kıyısı: Ege


"Uçağımız Türkiye’nin güney batı kıyılarının üstünde süzülürken aklıma ilk gelen düşünce buraya neden turkuaz kıyılar denildiğini anladığım oldu. Daha sonra uçaktaki diğer yolculara baktığımda onların da aynı şeyi düşündüklerini farkettim.

Güneş ışığına kavuşmak için gelenlerin Türk Rivierası dedikleri Bodrum’a vardık. Bodrum ve çevresi sadece yakın sayılan bir geçmişte turistlerin radarına girmiş."

Türkiye’de seyahat etmek

"Bodrum Santorini ve St. Tropez’den daha az kalabalık ve nispeten daha ucuz. Bodrum’un limanı yalnızca 2 büyük gemi alabildiğinden cruise gemileriyle gelip sadece 1 gün kalan turist kalabalığından kendini kurtarmış.

Yeni inşaatlara rağmen Bodrum birden bire türeyen bir yer değil. Halikarnas adıyla kurulan bu antik şehirin ismi ilk kez Homer’in Odysseia destanında geçer. Daha sonra ise Heredot tarihinde yer alır. En sonunda yıldızı parlamakta olan bir ticari limanken Büyük İskender tarafından feth olunur.

Onbeşinci yüzyıl yapımı Bodrum (St. Peter) kalesinin gözetiminde yukarıya doğru yarım ay şeklinde yükselen Bodrum günümüzde pazarları, gece hayatı ve sadece 50 dakika uzaklıkta Kos’a kalkan feribot iskelesiyle popülerlik kazanmıştır.

Bodrum Kalesi Su Altı Müzesi

1402 yılında St. Jean Şövalyeleri tarafından inşa edilen Bodrum Kalesi içinde tüm ihtişamıyla yer alan Sualtı Arkeoloji Müzesi koleksiyonlarında bulunan eserler, Türk hamamı, Amfora sergilemesi, Doğu Roma Gemisi, Cam Salonu, Cam Batığı, Sikke ve Mücevherat Salonu, Karyalı Prenses Salonu, İngiliz Kulesi, İşkence ve Katliam Odalarıdır.

Günümüzde British Museum’da bulunan Mozale antik çağın 7 harikalarından biri olarak kabul edilmekte."

Plaj ve tekne hayatı

"Bodrum’un başta gelen cazibe merkezi şehrin kuzey tarafına düşen altın kumlu onlarca plajları. Bunların başında Bitez, Torba, Yahşi ve Gümbet geliyor. Kıyı boyunca gittiğimizde mütevazı balıkçı köylerinin içinde pahalı yatları barındıran yat limanlarını gördük.

Yalıkavak’ta ki Palmarina marinasında Ukraynalı milyaderlerin mega yatlarının bağlandığı kompleksin içindeki ultra modern AVM de Armani, Gucci, Louis Vuitton gibi pahalı markaların satıldığını gözledim.

Oradan Gümüşlük’e uğrayıp denizle kucaklaşan, çardaklarından su kabağından yapılmış fenerler sarkan restoranlarda o sabah çıkmış taze deniz mahsullerinden tattık. Seyyar tezgahlarda dolaştırılan midye dolma ve meşhur Bodrum dondurması denemeniz gereken lezzetlerdir.

Otelimize yakın Göltürkbükü deniz üzerindeki restoranları ve yüzen iskeleleri ile popüler bir belde. Buraya gelen çoğu ziyaretçi kristal berraklığındaki suların üstünde olmak için yarım gün veya tam gün tekne turu alıp koyları gezmeyi tercih ediyor.

Otelimizde yediğimiz kahvaltıyı hiçbir zaman unutamayacağız. Zengin kahvaltıda farklı peynir çeşitleri, köy tereyağı, yörenin balı, bir çok reçel çeşidi, yeni koparılmış salatalık, domates ve fırından çıkmış köy ekmeği vardı."

Tarihin içinden

"Bodrum’un 170 km kuzeyinde, UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine alınan Efes antik şehri Ege’ye gelen ziyaretçiler tarafından mutlak görülmesi gereken bir yer. Bazı kısımlarının milattan önce 10. Yüzyıla kadar uzandığı Efes antik şehri Yunan ve Roma mimarisinin harikulade zarif mimari özelliğinin yanında yapılan kazılar sonucu harabe haline gelmeden bir bütün olarak ortaya çıkarılmış en eski arkeolojik sitedir.

Efes Antik Şehri

İçinde mum yakılarak istekte bulunulması için yapılan ve Efes’in neredeyse bitişiğinde olan  Meryemana Evi ve St. John Bazilikası’nı ayrıca Ayasoluk Kalesinden gün batımını görmeden dönmeyin."

Alaçatı

"Alaçatı 18. Yüzyılda üzüm bağı ve zeytin bahçesi kurmak için gelen Yunanlılar tarafından kurulmuş. Bej renkli taşlardan yapılmış, fuşya renkli begonvillerin sarktığı, parlak mavi, kırmızı,sarı renkli kapıları olan, çıkık balkonlu evleriyle Alaçatı tam anlamıyla fotojenik bir bölge.

1920 yılında Yunalılar ve Türkler arasındaki mübadele sırasında tamamen terk edilen Alaçatı, yarımadanın rüzgarından faydalanmak isteyen sörfçüler tarafından yeniden keşfedilmiş. Harap haldeki bu bölge yeniden inşa edilen gösterişli evlerle tatilciler için bir kaçış yeri haline gelmiş.

Alaçatı sokakları

Alaçatı’nın butik otelleri oranın Türkiye içinde ve dışında tanınmasının en önemli nedeni olmuş. Bunların içinde beldenin merkezinde beş tarihi evden oluşan, bir zamanlar yazlık sinema olan, insana huzur veren bahçesiyle Alavya butik oteli adeta ayrı bir yer gibi durmakta.

Geniş çapta şarap ve zeytin üreticiliğinin yanı sıra Alaçatı aynı zamanda el işi ürünleriyle de tanınıyor. Cumartesi günleri bölgenin dışından bir çok kişi buraya alışveriş etmeye geliyor. Bir çok sokağı kaplayan pazarın tezgahlarında el işi ürünlerin yanı sıra sebze, meyve, taze ekmek ve balık satılıyor.

Peynir üreticileri tezgahlarında kürdanların saplı olduğu tadımlık peynirleri müşterilerine ikram ederken, baharat satıcıları kuru incir, safran, kavanoz içinde ev yapımı zeytin, bal ve ceviz satmak için yüksek sesle ziyaretçileri çağrıyorlar.

Alaçatı’dan ayrılmadan önce orta yaşlı bir kadının ufak tezgahında sattığı turkuaz taşından bir çift küpe alınca Turkuaz kıyıların başka bir anlamı daha olduğunu anladım."


G20 Ülkeleri Turizm Komitesi Kırsal Turizme Odaklandı


G20 ülkeleri Turizm Çalışma Grubu'nun ilk toplantısı
Hindistan başkanlığında 2023 yılının programı için toplanacak

G20 ülkeleri topluluğunun başkanlığına bilgilendirme konusunda destekte bulunan Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) Sürdürülebilir Gelişme Hedefine (The Sustainable Development Target) ulaşmak için yapılacak toplantıda Goa Yol Haritasını sunacak. Bu haftanın hazırlık toplantısı 7 - 9 Şubat tarihleri arasında Rann of Kutch'da yapıldı. Toplantı konusu kırsal turizm potansiyeli olan bölgelerin gelişimi ve yoksulluğun önlenmesi üzerineydi.

Yan etkinlik olarak kabul edilen bu toplantı kırsal turizm için doğabilecek fırsatların değerlendirilmesi, yeni oluşan ziyaretçi davranışlarının tanımlanması ve yeni destinasyonlara büyümekte olan ilginin ele alınmasını amaçladı. Toplantı aynı zamanda dijital ve dijital olmayan alt yapı sorunları, yerel toplulukların güçlendirilmesi ve becerilerinin geliştirilmesi gibi sektörün ana sorunlarını ele aldı. Toplantı sonunda dünyanın çeşitli yerlerinden katılan 200 den fazla yarışmacı ile yapılan En İyi Turizm Köyleri yarışmasını kazananın açıklanmasından başka Birleşik Milletler Dünya Turizm Örgütü'ne üye ülkelerin öncelik ve stratejileri vurgulandı.

İspanya, Endonezya, İtalya ve Japonya'dan gelen Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü'nün, Birleşmiş Milletler Çevre Programı'nın, Uluslararası İşçi Organizasyonu'nun ve Güney Asya Kadınlar Topluluğu'nun temsilcileri kırsal turizm programının geliştirilmesi için uygulanması gereken politikalar ve alınması gereken tedbirleri görüştü. Katılımcılar kırsal kesimdeki turizm faaliyetlerinin sürdürülebilir olmasının geniş çaplı ve çok katılımcı bir bir tabana sahip olması gerekliliği konusunda fikir birliğine vardılar. Ayrıca kırsal turizmin canlandırılmasının yerel hükümetler ve bölge yönetimleri tarafından desteklenmesinin şart olduğu hususunda da mutabakata vardılar.

Khonoma Köyü

Hindistan Turizm Bakanı ülkesindeki kırsal turizmin geniş potansiyelinin farkında olarak Kırsal Turizmin Gelişmesi için Ulusal Strateji ve Yol Haritası formülü geliştirdi. Bunun yansıması olarak astro turizm, aile yanında konaklama ve kadın faaliyetlerinin güçlendirmesi konularını içine alarak yapılan seçimde Nagaland'da ki Khonoma Köyü'nün Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) tarafından En İyi Turizm Köyü Geliştirme Programına alınması kararlaştırıldı.