Avrupanın En Kötü 5 Hava Limanı
Avrupa’nın bazı hava limanları modern tasarımı, iyi servisi ve yolcu tecrübesiyle beğeni kazanırken; bazı hava limanları ise yolcuların adeta sabırlarını denemektedir.
Yapılan kalite ölçümleri bazı hava limanlarında yolcuların kabus yaşayabileceklerini göstermiştir.
Sık sık karşılaşılan rötarlı uçuşlar, yetersiz tesisler ve hava limanı personelinin ilgisiz davranışları yolcuların mutsuz olmalarının birkaç sebeplerinden bazılarıdır.
Yolcu trafiğinin yoğun olduğu zamanlarda Avrupa’daki hava limanlarının kapasiteleri limitlerini doldururlar. Bu durum gidiş ve dönüş uçuşlarının programlarını bozar.
Son yapılan araştırmalar Avrupa’daki hangi hava limanlarının dar boğaz içinde olduklarını ve iyileştirme çalışmalarına ihtiyaçları olduklarını göstermektedir.
Analizler Google Haritaları aplikasyonunu kullanan yolcuların değerlendirme puanlarına göre yapılmıştır.
1/ Girit Hava Limanı, Yunanistan
Google Haritalarını kullanan yolcuların verdikleri puana göre Girit Hava Limanı Avrupa’nın en kötü hava limanı olarak belirlendi.
Yolculardan gelen 21,000 civarındaki değerlendirmeye göre hava limanı ancak 10 üzerinden 2.6 puan alabildi.
Bu puan yolculuk yapanların hava limanında ne kadar sıkıntı çektiklerinin göstergesi.
Akdeniz’in en büyük adalarından biri olan Girit Adası’nın en önemli kapısı olan bu hava limanı beklentileri karşılayamadı.
2/ Bordo Mérignac Hava Limanı, Fransa
Bordo Mérignac Hava Limanı Google’dan 10 üzerinden 2.8 puan alarak en kötü ikinci hava limanı oldu.
En fazla şikayet edilen konular görevlilerin yavaş hareket etmeleri, oturma yerlerinin sınırlı oluşu, çeşit ve kaliteden yoksun yeme içme bölümleri.
3/ Manchester Hava Limanı, İngiltere
Manchester Hava Limanı Google’da 27,202 görüş paylaşan yolcuların katılımıyla 10 üzerinden 3.1 puan alarak en kötü üçüncü hava limanı olarak listede yerini aldı.
Burada değerlendirme yapan yolcuların izlenimlerinin öznel olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Bu sıralamaya karşın Manchester Hava Limanı'nda her gün binlerce insan ülke içine ve diğer ülkelere uçtuğuna göre hava limanının hala önemini korumakta olduğu anlaşılmaktadır.
4/ Berlin Brandenburg Hava Limanı, Almanya
Uzun bir inşaat süresi geçirmesine rağmen Berlin Hava Limanı’nın hala tam olarak çalıştığını söylemek zor.
Seyahat edenler hava limanı içindeki organizasyonun yetersiz olduğundan ve yönlendirme tabelalarının eksikliği nedeniyle oryantasyonun zor olduğundan yakınmaktalar.
5/ Charleroi Hava Limanı, Belçika
Charleroi Hava Limanı daha çok düşük ücretli taşıma sağlayan hava yollarının kullandığı bir hava limanıdır.
Google paylaşımlarına göre bu hava limanı hemen her zaman aşırı kalabalıktır. Yolcular ortamın konforlu olmadığından ve servis imkanlarının çok kısıtlı olduğundan şikayet etmektedirler.
Yolcu görüşlerine göre verilen 3.2 puanla Charleroi Hava Limanı Avrupa’nın en kötü beşinci hava limanı olmuştur.
KURAP Yunanistan'ın İstanbul Başkonsolosu ile Buluştu
Kurumsal Acenteler Platformu üyelerinden bir heyet Yunanistan'ın İstanbul Başkonsolosu Büyükelçi Konstantinos Koutras ile Başkonsolosluk binasında bir öğle yemeğinde bir araya gelerek, toplantı gerçekleştirdiler.
Toplantının gündem maddelerinde sektörümüzde Yunanistan ve Türkiye arasında gerçekleştirilebilecek ortak projeler, festivaller, zirveler, kültürel ve sanatsal aktiviteler irdelenmiştir.
Başta Büyükelçi olmak üzere tüm Konsolosluk yetkililerine nazik misafirperverlikleri için teşekkür ederiz .
Dünya Turizm Gününde Dünya Turizm Etiği Komitesinin Bildirimi
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Organizasyonu'na bağlı Dünya Turizm Etiği Komitesi yeni bir gündem için toplanıp aşağıdaki mesajı iletti:
"Dünya Turizm Etiği Komitesi (WCTE) Birleşmiş Milletler Turizm Organizasyonu'nun Dünya Turizm Günü'nde kararlaştırdığı Turizm ve Barış temasının 2024 yılının mottosu olma teklifini kabul eder.
Tema, özellikle yaşamakta olduğumuz iklim değişikliğinin ve ülkeler arasındaki anlaşmazlıkların arttığı Dünyamız’da zamanında ortaya konulmuş bir hedef olarak öne çıkmaktadır.
Turizmin önde gelen amacının tüm dünya ülkeleri arasındaki kültür birliğini teşvik etmek olduğu düşünüldüğünde, turizmin aynı zamanda barış ve sürdürülebilir gelişimin katalizörü olduğu görülmektedir.
Turizmin aynı zamanda insanlar arasındaki dostluk bağını sağlayarak yeryüzünde barışın devamı konusunda hayati rolü olduğu unutulmamalıdır."
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Manuel de Oliveira Guterres yaşadığımız dünyada barışı sağlamanın vicdani, cesur ve köklü bir eylem olduğunu vurgularken barışın turizm ahlakı bildiriminin birinci maddesi olduğuna işaret etti.
Dünya Turizm Etiği Komitesi, BM Turizm Küresel Turizm Etiği Kuralları'nın hükümlerini yorumlamakta, uygulamakta ve değerlendirmektedir.
Ayrıca etik ilkelerini desteklemekte ve bunların turizm hakkı da dahil olmak üzere özel sektör tarafından pratik olarak uygulanmasını izlemektedir.
Turizm her zaman insanlar ve ülkeler arasındaki diyaloğun, barışın, hoşgörünün ve karşılıklı yarar sağlayan etkileşimlerin önemini hatırlatmalıdır.
Olimpiyatların Anavatanı'ndan Gelen Olimpiyat Maskotu
Tamamlanan Paris 2024 Olimpiyatlarının maskotu olarak Antik Anadolu Uygarlığı Frigya’nın Frig Başlığı seçilmişti. Frig Başlığı geçen yıl UNESCO koruması altına giren Frigya’nın Başkenti Gordion’da gündeme gelmişti.
Başı öne doğru eğimli, kenarsız, kırmızı Frig başlığı bağımsızlık ve özgürlük savaşımının simgesidir. Tarih sahnesinde yerini kaybetmeyen başlığı Antik Romalılarda, 17. yüzyılda Hollandalılarda, Amerikan özgürlük mücadelesinde ve Fransız Devrimi’nde de görmekteyiz.
İçerisinde Fransız bayrağında yer alan kırmızı, beyaz ve mavi renklerde bir arma da bulunan bu maskot; Fransız Devrimi'nin Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik (Liberté, Égalité, Fraternité) sloganını anımsatarak, en sevilen olimpiyat maskotları arasına girebilir.
Antik Olimpiyatlar ilk kez Anadolu'da düzenlenmiştir
Göz ardı edilen bir gerçek ise Antik Olimpiyatların Anadolu’dan doğduğudur. Antik Olimpiyat Oyunlarının başladığı düşünülen M.Ö. 776 yılından yaklaşık 750 yıl önce Likya uygarlığı kenti Olimpos’taki Amfitiyatro, Palestra (sporcuların antrenman alanı) ve stadyumlar ilk olimpiyatlarda kullanılmıştır.
Ve o bölgedeki efsaneler Olimpiyatların vazgeçilmez bir parçası olan Olimpiyat Meşalesi'nin Anadolu’muzdan çıkmış olduğunu göstermektedir.
Olimpos dağının mitolojik tanrıların dağı olduğuna inanılır ve bu dağ kainattadır. Yeryüzünde ise bu adla anılan birçok dağ bulunmaktadır. Ancak Antalya’daki Olimpos dağının olimpiyatlarla bağlantılı bir sırrı vardır:
Yanartaş’tadır bu sır. Antalya’daki Olimpos antik kentinin 7 kilometre uzağındaki Yanartaş’ta mitolojide Kimera diye anılan ve hiç sönmeyen bir alev bulunmaktadır.
Mitoloji efsanelere dayanmaktadır. Efsanelerden yola çıkılarak yaratılan tezler zaman içinde destek bularak doğru kabul edilmiştir. Olimpiyat meşalesinin kaynağının günümüz Yunanistan’ında olduğu tezi de işte böyle yaratılmıştır.
Barışa odaklanan kültür
Antik Yunan medeniyeti topraklarının büyük bölümü Anadolu’dadır! Antalya civarındaki antik tiyatro sayısı günümüz Yunanistan’dakilerden fazladır. Bu tiyatrolarda yapılan Antik Olimpiyatların dayandırıldığı, Belerefon efsanesi, olimpiyatların bu bölgelerden doğduğu fikrini desteklemektedir.
Efsanelere göre; Kimera canavarını Pegasus adlı kanatlı atlarına atlayarak mızrağı ile yedi kat yerin dibine gömen Belerefon adlı kahramanın anısına, Olimpos'lu genç kız ve erkek atletler, her yıl Kimera alevlerinden tutuşturulan meşalelerle Olimpos kentine doğru koşarlardı. Bunun Olimpos kentine barış getirdiğine inanılırdı.
Olimpiyat meşalesi geleneği, asıl ismi Atina Oyunları olan ve sadece Yunanlıların katıldığı, Helenistik Yunan Oyunları’nda yoktu. Anadolu topraklarında ise, bugünkü gibi 4 yılda bir yapılan, olimpiyatlarda Lamyadoforis denilen meşale nakli töreni gelenekselleşmişti.
Anadolu’muzun tarihinin, değerlerimizin, kültürümüzün farkında olmalıyız. Vatanımız olan bu topraklarda oluşan dünyanın en değerli kültürüne sahip çıkabilmek, onu koruyabilmek için, her şeyden önce, bu müthiş kültürü öğrenmeli ve onu tanımalıyız.
Korumak için tanımak lazımdır.
Dilerim Olimpiyatlar yakın bir zamanda doğduğu topraklara da döner ve olimpiyat meşalesi de Antalya Yanartaş (Olimpos) tan yakılır.
A.Refik Kutluer
Uluslararası Turizm Gazetecileri ve Yazarları
Federasyonu (FIJET) Üyesi
Dünyanın En Eski Restoranlarını Ziyaret Edin
Yaşadığımız dünyayı restoransız hayal bile edemeyiz. Ev yemeklerini hepimiz severiz ama bazen yemeği başkalarının pişirmesi, aynı masayı paylaştığımız dostlarımızla ettiğimiz sohbet vazgeçemediğimiz alışkanlıklarımızdan biridir.
Alıştığımız bir restoranın birden kapanması bizi üzer. Sanki eski bir arkadaşımızın bize haber vermeden gidişi gibi mahsunlaşırız.
Ancak bazı öyle eski restoranlar vardır ki yüzyıllar geçse bile varlıklarını sürdürürler. İşte bunlardan bazılarını sunuyoruz.
Stiftskeller St. Peter Restoran, Salzburg, Avusturya (Kuruluş 803)
Dünyanın var olan en eski restoranı Salzburg'da St. Peter’s Abbey'de orijinal mimarisini koruyarak 1221 yıldır müşterilerine hizmet etmekte.
Tam olarak hangi yıl hizmete açıldığını kimse bilmese de Charlemagne'in sadık müridi olan alim ve keşiş Albuin'in 803 yılında kaleme aldığı bir yazıda Stiftskeller St. Peter Restoran'ın adı geçtiğinden açılış tarihi 803 yılı olarak kabul edilmektedir.
Mozart ve Christopher Columbus'un bu restoranda yemek yediği söylenir.
Bianyifang Restoran, Pekin, Çin (Kuruluş 1416)
Bianyifang Restoran Pekin'in en eski ördek restoranıdır. Ming Hanedanı zamanında gelenek haline gelen kanatlı hayvan mutfağının günümüzde dahi en gözde mekanı olma özelliğine sahiptir.
Başlangıçta şimdikinden daha değişik bir mekanda ve daha küçük olarak açılan restoran 1827 yılında genişletilmiş ve şimdiki halini almıştır.
Honke Owariya Restoran, Kyoto, Japonya (Kuruluş 1465)
İlk olarak şekerleme dükkanı olarak açılan bu mekan günümüzde Japonya'nın bilinen en eski restoranıdır.
Honke Owariya Restoran Budist rahiplerden Şogunlara kadar herkese hizmet etmiş bir yerdir. Yüzyıllardır Japonya'nın en iyi karabuğday noodle'ı burada pişer. Japon İmparatorluk ailelerinin gözde yeri olmuştur.
La Tour d’Argent Restoran, Paris, Fransa (Kuruluş 1582)
Michelin yıldızlı La Tour d’Argent Restoranı Fransa kralı IV. Henri'nin müdavimi olduğu yerdi. 2007 yılında çevrilen Ratatouille filmine ilham kaynağı olmuştur.
İkinci Dünya Savaşından kurtulan şarap kavı dünyanın en iyilerinden biridir.
Mahzenindeki 450,000 şişe şarabın yaklaşık 25 milyon euro değeri bulunmaktadır.
Zur letzten Instanz Restoran, Berlin, Almanya (Kuruluş 1621)
Doğu Berlin'de ki Zur letzten Instanz Restoran Napolyon'dan Beethoven'a; Maxim Gorki'den Angela Merkel'e kadar sayılamayacak kadar ünlünün uğrak yeri olan bir restoran olmuştur
Yazılı bazı notlardan varlığının 1561 tarihine kadar gittiği söylense de taverna halinde hizmet vermeğe başladığı tarih 1621 yılıdır.
Bina İkinci Dünya Savaşı sırasında onarılması mümkün olmayacak şekilde zarar görmüş ve 1963 yılında bulunduğu yerde yeniden inşa edilmiştir.
Soğuk Savaş dönemindeki Berlin Duvarından sadece bir sokak uzaklıktadır.
KURAP Eylül ayında Toplandı
Kurumsal Acenteler Platformu KURAP yaz döneminin ardından olağan toplantısını Eylül ayında Eltra Turizm ev sahipliğinde JW Marriott Ataköy otelinde gerçekleştirdi.
Gündemde ağırlıklı olarak Türk Hava Yolları - NDC - GDS ilişkileri ve buna bağlı olarak Türk Hava Yolları ile Sabre arasında gelinen son durum detaylı olarak konuşuldu.
Önümüzdeki aylarda çeşitli kurumlar ile gerçekleştirilecek toplantıların ve görüşmelerin planlanmasının ardından toplantı sona erdi .
Eltra Turizm ailesine muhteşem ev sahiplikleri için çok teşekkür ederiz .
B.M. Turizm Birliği Çevreci, Sosyal ve Yönetimsel Hareketi (ESG) Destekliyor
Birleşmiş Milletler Turizm Komitesi ile Dünya Sürdürülebilir Ev Sahipliği Kuruluşu sektör için müştereken çevreci, sosyal ve yönetimsel hareketi geliştirme kararı aldı.
B.M. Turizm Komitesi çevreci, sosyal ve yönetimsel hareket (ESG) çerçevesinin kuruluşunu sağladıktan sonra bu hareketin ilerleme kaydetmesi için Oxford Üniversitesi Sürdürülebilir Gelişme Hedefleri (SDG) Laboratuvarıyla ortak hareket ederek turizm sektörünün sürdürülebilirlik derecesini ilerleyen zaman içinde ölçmek ve çıkan sonuçlara göre alınacak önlemler konusunda harekete geçmeyi hedefledi.
Oxford Üniversitesi SDG Laboratuvarı
B.M. Turizm Komitesi icra kurulu başkanı Zoritsa Urosevic " ESG Çerçevesi turizm iş sektörü için şirketler arasında uyum sağlayarak ve standart tespiti yaparak sürdürülebilirlik çabalarının ölçülebilmesi için tesis edildi" şeklinde görüş bildirdi.
Zoritsa Urosevic "B.M. Turizm Komitesi ile Dünya Sürdürülebilirlik Ev Sahipliği Birliği verilen taahhütlerin ve stratejik ortaklığın bir uyum halinde ESG'nin gelişimine yardımcı olacağını vurgulamaktadır" diyerek sözlerine devam etti.
Dünya Sürdürülebilirlik Ev Sahipliği Birliği genel sekreteri Glenn Mandziuk ise şöyle konuştu:
"B.M. Turizm Komitesiyle yapılacak iş birliğinin uyum içinde gelişmesi, ESG Çerçevesinin hedefine erişerek dünya turizm endüstrisi için bir dönüm noktası olacak. Bu ortaklık sadece sürdürülebilirliğe olan bağlılıkla kalmayıp tarafların güçlerinin birleşmesiyle anlamlı bir değişikliğe öncülük edecektir."
Dünyanın En Sıcak 5 Ülkesi
Yaz mevsimleri insan kaynaklı iklim değişikliği nedeniyle her yıl biraz daha sıcak geçiyor.
Kontrolsüz karbon salınımı atmosfere daha fazla ısı pompalarken, her yıl bir öncekinden daha sıcak yaz geçiriyoruz.
Küresel İklim Merkezi 2023 yılı yazının 1850 yılından beri en sıcak yaz mevsimi olduğunu saptadı. Bu ölçüm 2016 yılındaki rekor sıcaklık derecesini geride bıraktı.
Yapılan son ölçümlere göre dünyanın en sıcak 5 ülkesini aşağıda sunuyoruz.
5. Birleşik Arap Emirlikleri - Yıllık ısı ortalaması 28.9 santigrat derece
Birleşik Arap Emirlikleri çöl iklimine sahip bir ülke. Yazlar çok sıcak ve kuru geçiyor. Diğer yandan Kasım ve Şubat ayları arasında fazla olmasa bile ülke yağmur almakta.
Yıllık sıcaklık ortalaması 28.9°santigrad derece olan Birleşik Arap Emirlikleri dünyanın en sıcak 5. ülkesi.
4. Senegal - Yıllık ısı ortalaması 29.0 santigrat derece
Senegal tropik savan iklim kuşağında olup yıllık ortalama ısı 29 santigrat derecedir.
Yaz ayları çok sıcak ve nemli geçmektedir. Matam bölgesi ülkenin en sıcak ve yağmur alan kısmıdır. Başkent Dakar is ülkenin en serin bölgesidir.
Senagal'i ziyaret etmek için en uygun zaman Kasım ayı ile Mayıs ayı arasıdır.
3. Katar - Yıllık ısı ortalaması 29.1 santigrat derece
Arap yarımadasının kuzey doğusunda bulunan Katar çöl kuşağında yer almaktadır. Mayıs ayından Eylül ayına kadar hava çok kurak ve sıcaktır.
Bu dönemde sıcaklık 45 santigrad dereceye kadar çıkabilr. Kış ayları ılaman geçmesine rağmen zaman zaman ısı 5 derece santigrada kadar düşebilmektedir.
Nadir de olsa kış aylarında yağmur yağar. Ülkenin kuzey kısmı, güneyine nazaran %30 daha fazla yağış alır. Katar'da kuzey batıdan esen Şimal Rüzgarları kum ve toz fırtınaları oluşturur.
Yıllık ortalama 29.1 santigrat ısı ortalamasıyla Katar dünyanın en sıcak üçüncü ülkesidir.
2. Mali - Yıllık ısı ortalaması 29.2 santigrat derece
Mali dünyamızın en sıcak ikinci ülkesidir. Ülke tropik savan iklim kuşağında bulunmaktadır. Özellikle yaz aylarında çok sıcak ve kuru br iklim hüküm sürer.
Mayıs ve Ekim ayları arası yağışlı geçmektedir.
1. Burkina Faso - Yıllık ısı ortalaması 29.3 santigrat derece
Burkina Faso Dünya İklim Organizasyonu tarafından resmi olarak dünyanın en sıcak ülkesi olarak kabul edilmiştir. Tropik savan iklim kuşağında bulunan Burkina Faso'nun yaz ayları çok sıcak ve çok kuru geçmektedir.
Yıllık ortalama sıcaklığı 29.3 santigrat derece olan Burkina Faso'nun yağışlı sezonu Mayıs ve Ekim ayları arasıdır.
Asya ve Pasifik Ülkelerinin İlk Gastronomi Forumu
Asya ve Pasifik Ülkelerinin İlk Gastronomi Forumu hükümet erkanını, iş adamlarını ve dünyaca ünlü şefleri bir araya getirdi.
Bölgenin gastronomi açısından büyüyen potansiyelinin ilerisi için umut vadetmesi ve uluslararası beğeni kazanmış mutfaklar arasına girme potansiyelinin yüksek oluşu forum sırasında defalarca dile getirildi.
Global alanda katılımcıların olduğu etkinlik, Birleşmiş Milletler Turizm Komitesi ile Bask Aşçılık Merkezi (BCC) tarafından ortak olarak düzenlendi. Ev sahipliğini ise Filipinler Turizm Bölümü üstlendi.
Hükümetlerin destek olması şart
Hükümet temsilcilerinin gastronomi turizmi alanında ekonomik ve sosyal menfaatlerin yerine getirilmesi konusunda sağlam taahhütlerde bulunmasıyla birlikte Birleşmiş Milletler projenin ana hatlarına ve işleyişine odaklanma kararı aldı.
Birleşmiş Milletler Turizm Komitesi Genel Sekreteri Zurab Pololikashvili "Yemek yemek turistik deneyimin en başında yer alır. Bu bağlamda gastronomi turizmi sayılamayacak derecede çok sosyal ve ekonomik fayda sağlar. Bu faydaların sağlanması için gastronomi turizminin tarifini doğru yapmamız ve yol haritasını sağlıklı olarak çizmemiz gerekiyor. Hükümetlerin bu amaca erişilmesindeki motivasyonunu arkamıza almamız en önemli unsurlardan biridir" şeklinde konuştu.
Cebu gastronomi turizminde harekete geçmek için cağrıda bulundu
Flipinlerin en gözde şehri olan Cebu'nun adını kullanılarak yapılan etkinliğin adı Gastronomi Turizminde Eyleme Geçmek için Cebu Çağrısı olarak tanımlandı. Bu çağrının çıkış noktası tarım sektörü ile kültür alanlarının gastronomi ile bütünleşmesini sağlamak için hükümetlerin desteğini almaktır.
Yerel toplulukların eğitilmesi ve finansal yardım sayesinde özgün mutfak sanatı deneyimleri yaşatmak, sürdürülebilir pratik çalışmalar ile yerel çevreyi ve kültürü korumak, etkinliklerde vurgulanan ana unsurlar oldu.
Bölge, toplum ve sürdürülebilirlik
Foruma katılanlar arasında akademik temsilciler, üst düzey iş insanları ve yeni tarifler keşfetmeye istekli her biri dünya çapında birer isim olan Şili'den Şef Pilar Rodriguez, Hırvatistan'dan Şef Rudolf Stefan ve Filipinler'den Şef Margarita Fores bulundular.
Cappadox Çağdaş Sanat Festivali
Bu yıl 23-26 Mayıs tarih aralığında yapılan Türkiye'nin ilk destinasyon festivali Cappadox; geride bıraktığı dört edisyon boyunca Kapadokya'nın farklı köy, kasaba ve vadilerinde 500 müzisyenin katılımıyla 80'den fazla konsere ev sahipliği yaptı. Ayrıca 50 çağdaş sanatçı 72 proje ve sanat etkinliği gerçekleştirdi. Dört şefin yönetiminde 50 gurme tadım deneyimi yaşatırken 100'ün üzerinde açık hava etkinliği ellibin katılımcıyı kendine çekti.
İlki 2015'de düzenlenen Cappadox, Kapadokya'nın ilham veren coğrafyasında birbiriyle iç içe geçen müzik, çağdaş sanat, gastronomi ve açık hava etkinlikleriyle keşfedilecek yeni deneyimler katmak üzere yola çıktı.
Kapadokya isminin en muhtemel kaynaklarından birinin bölgedeki Kızılırmak'ın bugün Delice Çayı olarak anılan Cappadox kolu olduğu da düşünülüyor. Cappadox, ismini bu geçmişten, suyun beklenmedik doğasından, akışkanlığı ve doğurganlığından alıyor.
“Değişen Gökler” çağdaş sanat programı, geçmiş edisyonlardan bir seçkiyle biçimlenmekte. Sanatçıların 2015-2018 yılları arasında ürettiği çalışmalarla, Kapadokya coğrafyasının kültürel ve toplumsal dönüşümüne ve bu katmanlı jeokültürel dokuyu algılama ve deneyimlemenin farklı biçimlerine getirdikleri yorumları geri çağırmakta.
Türkiye’den ve farklı coğrafyalardan birçok müzisyenin katılımıyla, geniş bir müzikal yelpazeden farklı türlerin ve ritimlerin bir araya geldiği Cappadox müzik programı; günün ilk ışıklarıyla başladı.
Kapadokya’nın farklı mekanları ve etkileyici atmosferine özgü performanslar; Kızıl Vadi’de gerçekleşen Gün Doğumu konseriyle başlayıp mağaradan dönüştürülen Müze Argos’un samimi odasında heyecan veren seslerle devam etti.
Vadi yamacında yer alan Argos Vadi Crystal Sahnesi’ndeki gün batımı buluşmalarından sonra Çiftlik Ev +1 Sahnesi akşamın ilk konserine ev sahipliği yaptı. Perili Ozanlar Vadisi’nin sihirli ve psikedelik atmosferindeki Volkswagen Sahnesi’nde gerçekleşen konserler ve DJ performanslarıyla sonlanan müzik programı; Cappadoxluları renkli, katmanlı ve dinamik bir sonik yolculuğa çıkardı..
Yapı Kredi sponsorluğunda gerçekleşen gastronomi bölümü, lezzet ve keşfin birleştiği farklı deneyimlerle geri dönmekte. Şef Mustafa Otar’ın, Doğada Açık Ateşte Pişirme etkinliğiyle modern pişirme yöntemlerinin dışında hazırladığı ve sunduğu sofra deneyiminin yanı sıra Levon Bağış’ın sunumuyla gerçekleşen eşleşmeli ve anlatımlı Gurme Tadım etkinlikleri Cappadox'luların bütün duyularına hitap etti.